Ateş Nedir?

Ateş Nedir?

Ateş, vücut sıcaklığının, ölçüldüğü yere göre ortalamadan 1 °C daha yüksek olmasıdır. Normal ortalama vücut sıcaklığı 37 °C’dir. Ancak gün içinde değişiklikler gösterir; egzersiz, sıkı giyinme, sıcak hava, sıcak yiyecek ve içecekler ile vücut sıcaklığı yükselebilir.

Sağlıklı insanlarda uyku sırasında vücut ısısı 2°C düşebilir. Menstrüel siklusun ikinci yarısında ve hamile kadınlarda vücut ısısı progesteron etkisi ile hafifçe yükselir. Sıcaklık ölçümünün; rektal 38 °C, oral 37,8 °C, aksiller 37,2 °C’nin üzerinde oluşu ateş olarak tanımlanmaktadır. İdeal olan, aorta ısının ölçülmesidir. Ancak, klinikte bu ısı özofagus yoluyla ölçülebilir. Normal koşullarda ise bu ısıya en yakın ölçüm dış kulak yolundan timpan zarından yapılan ölçümdür.

Bunun yanında ağız, rektal ve koltuk altı ısısı da ölçümde kullanılır. Ağızdan ölçülen ısı aorta ısısından 0,4°C, koltuk altı ısısı ise 1°C daha düşüktür. Normalde rektal ısı ağızdan alınandan 0,6°C daha yüksek bulunur. Ancak normal vücut ısısı tek bir ölçümle değerlendirilemez. Ateşin Kademeleri (aksiler ölçüme göre) : Subfebril Ateş 37,2-38 °C Hafif Ateş 38-38,5 °C Orta Ateş 38,5-39 °C Yüksek Ateş 39-40 °C Hiper Ateş 40-43 °C

Ateş Nedenleri

Enfeksiyonlar başta olmak üzere çok çeşitli etkenler ateşe neden olabilir.

  • Enfeksiyonlar: Bakteri, virüs, mantar, protozoon infeksiyonları.
  • Kollagen Doku Hastalıkları Sle (Sistemik Lupus eritematozis): PAN (Poliarteritis nodosa), Dermatomyozit, Romatizmal ateş, Juvenil romatoid artrit (Still hastalığı).
  • Malign Hastalıklar:  Hodgkin hastalığı, Non hodgkin lenfoma, Lösemi, Solid tümörler.
  • Metabolik Hastalıklar: Hipertiroidizm.
  • Kardiyovasküler Sistem Hastalıkları: Miyokard infarktüsü, Tromboemboli.
  • Gastrointestinal Sistem Hastalıkları: İnflamatuvar barsak hastalıkları.

Döküntüsüz Akut Ateş Etyolojisi

  • Baş-boyun: Akut pürülan menenjit, Herpes ensefaliti, Akut tonsillo-farenjit, Akut sinüzit.
  • Toraks:Toplum kökenli pnömoni
  • Karın: Akut piyelonefrit, Akut kolanjit, Karın içi abse.
  • Diğer Deri ve yumsak doku enfeksiyonları: Nekrotizan fasiit, Piyomiyozit, Septik artrit/osteomiyelit (spondilodiskit/diyabetik ayak)
  • Tüm yukarıdakiler ile tanı konulamamış: Akut NBA (Nedeni Bilinmeyen Ateş)

Bakteriyal Nedenler

  • Bakteriyemi veya sepsis
  • Bruselloz
  • Tifo
  • Sıtma
  • Q-atesi; bruselloza benzeyen ama bruselloz çıkmayan olgularda düsünülmelidir

Viral Nedenler 

  • Grip
  • Akut viral hepatitler
  • Mononükleoz sendromu
  • Parvovirus B 19
  • Non-enfeksiyöz nedenler
  • Akut lökoz
  • Erişkinde Still hastalığı

İnfeksiyonlar

Her türlü bakteri, virus, mantar, mikoplazma, riketsiya, klamidya, parazit infeksiyonları ve lokal-sistemik, septisemik, iltihaplı-iltihapsız tüm infeksiyonlar ateşe sebep olabilirler.

Neoplastik Hastalıklar

Solid ve metastatik tümörler (pankreas, akciğer, kemik ve diğer dokulardaki tümörleri), sarkom, melanom gibi hastalıkların çoğunda ateş mevcuttur. Ateş, genellikle tümörün sebep olduğu obstrüksiyona veya infeksiyona bağlıdır. Bununla beraber, bazı neoplasmalarda (özellikle karaciğer ve mide tümörlerinde) ateş, tümörün kendisine bağlı olabilir. Hipernefroma, her gün titremelerle ortaya çıkan hektik ateş meydana getirebilir. Hodgkin’de ateş, hastalığın ilk semptomlardan biridir.

Merkezi Sinir Sistemi Hastalıkları

Beyin tümörleri, beyin kanamaları, pontin kanamaları, trombozlar, ensefalitler, medülla spinalis kesilmeleri, hipotalamus lezyonlarına bağlı ısı düzenleme merkezi bozukluklarında ateş olur.

Mekanik Travma

Crush sendromu, bir veya iki gün süreyle ateşe sebep olurlar. Hemopoetik bozukluklar; akut hemolitik hastalıklar, özellikle lösemi’de ateş görülebilir.

Vasküler Aksidanlar

Miyokard, akciğer, beyin dokusu enfaktüslerinde, dissekan anevrizmalarında, hematomda ateş meydana gelir.

İmmün Mekanizmalara Bağlı Hastalıklar

Kollagen doku hastalıkları, serum hastalığı, ilaç ateşi ve psikojen ateş bu gruptadır.

Akut Metabolik Bozukluklar

Gut, porfiria, tiroid krizi gibi durumlarda da ateş olur.

Ateş Patogenezi

Çoğu omurgalıda akut faz reaksiyonunun bir parçası olarak gelişen ateş, uyuma yönelik , otonomik, nöroendokrinolojik ve davranışsal bir yanıttır. Enfeksiyon ve enfeksiyon dışı nedenlerin bulguları benzerdir ve etkenden bağımsızdır. Ateş hipotalamusun anterior preoptik nucleusu (HAPN) tarafından yönetilir. Vücut sıcaklığının yükselmesi bu alandaki termostatik “set-point”in yeniden düzenlenmesiyle olur. En önemli termoregülatör mekanizma, kan akımının deriden derin vasküler yatağa yönelmesi ve deriden sıcaklık kaybının önlenmesidir. Ateşin oluşumunda ekzojen pirojenler (çeşitli M.O’lar ve onların endotoksin, egzotoksinler, ilaçlar, antijen-antikor kompleksleri gibi) ve endojen pirojenler (esas olarak IL-1) rol oynar.

Ekzojen pirojenler monosit-makrofaj sistemi tarafından fagosite edilir ve bu hücrelerden endojen pirojenik sitokinler (IL-1, TNF, İnterferonlar, IL-6 gibi ) salınırlar. Büyük moleküllü (15000-30000 dalton) bu sitokinler sistemik dolaşıma verilirler. Bu moleküller MSS’de HAPN bölgesinde lokal endotel hücrelerinde PG sentezine yol açarlar. Normalde sitokinler kan-beyin bariyerini geçemezler. Ancak MSS’de hipotalamustaki sirkumventriküler organlardan olan organum vasculosumda kan-beyin bariyeri yoktur, sitokinler bu bölgeden geçer ve buradaki nörohumoral reseptörleri etkileyerek PG, monoamin ve cAMP sentezine yol açarlar. Özellikle PGE2 olmak üzere prostoglandinler direkt olarak veya tam bilinmeyen nörotransmiterlerin yardımıyla HAPN’daki ateş ayar düğmesinin daha yükseğe ayarlanmasına yol açarlar, bunun sonucunda hipotalamustan gerek serebral kortekse gerekse de vazomotor merkeze ateşin arttırılmasına yol açacak impulslar gönderilir. Korteksin etkilenmesiyle kişi ateşin artmasına veya ısı kaybının azaltılmasına (sıcak yere gitme, kalın giyinme, sıcak şeyler içme isteği, ısı kaybını azaltıcı vücut postürü alma gibi) yönelik davranışlar gösterir. Vazomotor merkez sinyalleriyle deriden ısı kaybını azaltıcı vazokonstrüksiyon, ısı oluşumunu arttırıcı kas titremesi gelişir.

Ayrıca otonomik sinyaller ile terleme azatılır, endokrin etkilerle (azalmış vasopressin ile idrar artarak vücutta ısıtılması gereken sıvı miktarı azaltılır) ısı kaybı en aza indirilir. Ateş yanıtı MSS tarafından yönlendirilen bazı adaptif nöroendokrin mekanizmaları da devreye sokar, bu mekanizmalar vücudun ateşe yolaçan mikrobiyal etkenlere direncini arttırıcı niteliktedir. Ateşe yol açan etkenler ortadan kalkınca ve pirojen sitokin salınımı kesilince HAPN ısı ayar düğmesi yine eski normal durumuna geçer ve söz konusu etkiler geriye döner ve normal ateş durumu sağlanır.

Ekzojen Pirojenler: Viruslar (İnfluenza, CMV, EBV), Bakteriler Peptidoglikan, Endotoksin, Enterotoksinler (S. aureus enterotoksin A, B, C, D, E), TSS toksinleri, Eritrojenik toksin, Kapsül polisakkaritleri ,Tüberkülin, Fungal antijenler, Antijen antikor kompleksleri, İlaçlar, Pirojenik steroidler (Etiokolanolon, safra tuzları), IL-1, IL-2, TNF, İnterferonlar.

Endojen Pirojenler: IL-1 (Alfa, beta), TNF (alfa, beta), IL-6, İnterferon (alfa, beta, gama), IL-11, LIF (Leukemia inhibitory factor), CNTF (Ciliary neurotropic factor), Oncostatin M, Cardiotropin-1.

Ateş Tipleri

1.Subfebril Ateş

Ateşin 36,8°C – 38°C arasında uzun süre seyretmesidir. Bu ateş fokal infeksiyon olgularında görülür. Prostatit, diş granülomu, sinüzit veya kronik tüberkülozda saptanabilir. Hastada halsizlik, iştahsızlık, belli belirsiz ateş, terleme vardır. Hastalar sabahları rahat ve dinlenmiş olarak uyanamazlar.

2.Kontinü Ateş (Febris Continua)

Bu ateş genellikle tifonun 2. haftasında görülür. Ateş 38°C’nin üstünde olup sabah akşam ateşleri arasında 1°C’den az sıcaklık farkı vardır. Enfektif endokardit, tifüs, tularemi, milier tüberküloz, serebral ateşte ve hipotalamik ateşde görülür.

3.Remittan Ateş (Febris Remittens)

Sabah-akşam ateşleri arasında 1°C den fazla fark olup ateşin gün boyu 37°C nin altına inmemesidir. Tifonun başlangıcında, pnömonilerde, sepsis, viral solunum yolu enfeksiyonlarında görülür.

4.İntermittan Ateş (Febris Intermittens)

Sabah ve akşam ateşleri arasında 1°C den fazla fark olup, ateşin gün içinde 37°C nin altına inmesi ile seyreden ateşlerdir. Bu ateş şekli sıtma, piyojenik abseler, tüberküloz ve piyelonefritte görülür.

5.Rekürren Ateş (Febris Recurrens)

Karakteristik olarak Borrelia infeksiyonlarında görülür. Ateş aniden yükselir, birkaç gün yüksek olarak devam eder, sonra aniden kriz şeklinde düşer. 3-5 günlük ateşsiz dönemden sonra ateş aynı şekilde aniden yükselir ve aynı şekilde seyredip tekrar düşer.

6.Ondülan Ateş (Febris Ondulans)

Brusellozda görülen bir ateş şekli olup, hergün bir önceki günden biraz fazla olmak üzere yavaş yavaş remittan olarak yükselir. Birkaç gün bu şekilde kaldıktan sonra tekrar yavaş yavaş düşer. 4-5 gün ateşsiz bir dönemden sonra tekrar aynı şekilde ateş yükselir. Borrelia infeksiyonundan farkı burada ateşin yavaş yavaş yükselmesi ve yavaş yavaş düşmesidir. Hodgkin hastalığında görülen Pel-Ebstein ateşi de bazen ondülan karakter gösterebilir.

7.Hektik Ateş

Normalde ateş sabahları düşük akşamları yüksek seyreder. Tbc gibi hastalıklarda tam tersi sabah yüksek akşam nispeten düşük ateş olur. Buna hektik ateş denir.

8.Günde İki Zirveli Ateş

Ateşin günde iki defa yükselmesi gözlenebilir. Kala-Azar, malarya olgularında, gonokokkal endokardit ve milier tüberkülozda görülür.

Hipertermi Nedir?

Hipotalamik termostat normal düzeyde olmasına karşın beden derecesinin yükselmesidir. Pirojenik sitokinlerle alakasızdır ve diğer akut faz cevapları yoktur. Antipiretikler etkisizdir. Cilt sıcak ama kurudur. Isı yapımının artması veya ısı kaybının azalması söz konusudur.Hipertermi nedenleri nörolojik hastalıklar, sıcak çarpması (Genellikle çok sıcak ve nemli ortamlarda yapılan egzersizler neden olur), zehirlenmeler, malign hipertermi, tirotoksikoz,feokromasitoma, nöroleptik malign sendrom, gibi nedenlere bağlıdır.

Hipotermi Nedir?

Vücut sıcaklığının 35°C altına inmesi olarak tanımlanır. Hipotermi daha çok küçük prematüre bebeklerde görülür, üremi, miksödem, açlık, travma, sepsis, ensefalit, metabolik hastalıklar, şok ve ağır sedasyona bağlı olarak gelişebilir. Yaşanılabilir en düşük vücut sıcaklığı 26 °C, en yüksek sıcaklık ise 43 °C’dir.

Ateşin Belirtileri Nelerdir?

Ateşi çıkan kişilerin en belirgin şikâyeti titreme ve üşümedir. Perifer damarlarda daralma sonucu el ve ayak gibi uzuvlarda üşüme meydana gelir. Kaslarda da kasılmaya bağlı olarak seğirmeler gözlenir. Kişilerin kalp atışları ve buna bağlı olarak metabolizmaları hızlanır. 37 dereceyi geçen ateşlerde metabolizmada %10-12 oranında artış gözlenir. Vücudun sıvı ve kalori ihtiyacı artar. Kalp ve solunum sistemine ek yük bindiği için vücut yorulur ve halsiz düşer.

Ateşin en sık görülen belirtileri aşağıdaki gibidir:

  • Titreme
  • Üşüme
  • Kalp atışlarında hızlanma
  • Terleme
  • Baş ağrısı
  • Kas ağrısı
  • İştah kaybı
  • Halsizlik ve yorgunluk
  • Acı hassasiyetinin artması
  • Uyuşukluk
  • Konsantrasyon bozukluğu

Bu belirtilere aşağıdaki semptomlar eşlik ediyorsa acilen bir hastaneye başvurmak gereklidir:

  • Işığa karşı aşırı hassasiyet
  • Boyunda sertlik ve ağrı
  • Döküntü
  • Nefes darlığı
  • Bulantı
  • Kusma
  • Dehidrasyon
  • Baş dönmesi
  • Karın ağrısı
  • Kas krampları
  • Zihinde bulanıklık
  • Nöbet

Ayrıca ateşle birlikte idrara çıkarken acı duyma, yetersiz, koyu renkli ya da kötü kokulu idrar da ciddi bir durumun göstergesi olabileceğinden dolay bir uzmana görünmekte fayda vardır.

Ateşle Mücadelede Yapılması Gerekenler

Ateş bir hastalık değil, başka bir hastalığın belirtisi olarak ortaya çıktığından dolayı tedavisi altta yatan sebebe göre değişmektedir. Enfeksiyon durumlarında, enfeksiyonun tedavisi ateşin düşmesini sağlamaktadır. Ancak organ hasarı ya da nöbete neden olmaması için ateşin kontrol altına alınması önemlidir.

Yüksek ateşin parasetamol, ibuprofen ya da salisilat cinsi ilaçlar ve buna ek olarak soğuk kompres ile düşürülmesi sağlanmalıdır. Hafif ateş durumunda iyi beslenme, hafif egzersizler ve düzenli uyku vücudun bağışıklık sisteminin çalışmasına destek olduğu için, enfeksiyonla savaş süresinin kısalmasını ve ateşin düşmesini sağlayabilir.

Ateşle mücadelede sıvı alımı çok önemlidir. Su, meyve suyu, çorba, kemik suyu gibi yiyecek ve içecekler mideyi yormadan hem sıvı hem de gerekli kalorinin alınmasını sağlar. Ayrıca yetişkinlerde ılık banyo ve oda ısısının düşürülmesi gibi uygulamalar da kişinin ateşin belirtileri ile daha kolay baş etmesine olanak tanır.

Çocuklarda Ateş

Çocuklarda normal vücut ısısı 36,1 ile 37,6 dereceleri aralığında belirlenmiştir. Bunun üzerindeki durumlarda ateşten söz etmek mümkündür. Çocuklarda da yetişkinlerde olduğu gibi vücut ısısı gün içinde farklılaşabilir. Vücut ısısı çocuklarda akşam saat 17.00 ile 19.00 arasında en yüksek seviyeye ulaşırken, gece 24.00 ile sabah 06.00 saatleri arasında en düşük seviyesindedir.

Çocuklarda ateş derecelerinin sınıflandırılması şöyledir:

Çok hafif ateş: 37 – 37,5 derece arası

Hafif ateş: 37,5 – 37,9 derece arası

Orta yüksek ateş: 38 – 38,5 derece arası

Yüksek ateş: 38,5 – 39,5 derece arası

Çok yüksek ateş: 40 derece ve üzeri

Çocuklarda ateş, ortalama 2 yaşa kadar kolaylık açısından makattan ölçülür, ancak sonrasında yetişkinlerde kullanılan yöntemlere geçilir. Günümüzde yaygınlıkla dijital termometreler ile ateş ölçümü yapılmaktadır.

Üç yaştan küçük çocuklarda ateş ciddi bir enfeksiyonun belirtisi olabilir.

Çocuklarda Ateşin Belirtileri Nedir?

Çocuklardaki belirtiler yetişkinlere göre farklılık gösterebilir.

  • Huzursuzluk,
  • Sayıklama,
  • Halüsinasyonlar,
  • Döküntü çocuklarda ateşin önemli belirtileri arasındadır.

Bunlara ek olarak nefes alıp vermede zorlanma, yutkunma güçlüğü, boyunda sertleşme, bıngıldakta kabarıklık, kusma ve ishal gibi daha ciddi belirtilerin görülmesi durumunda vakit kaybetmeden doktora başvurulması gereklidir.

Çocuklarda yüksek ateş tehlikelidir. Yüksek ateş, farklı yaş gruplarında farklı riskler taşır. 40 derecenin üzerine çıkan ateşte özellikle 6 ay ile 6 yaş arası çocuklarda havale (febril konvülsiyon) riski bulunmaktadır. Çocuklarda uykuya meyletme, bilinç kaybı, döküntü gibi belirtiler havale işareti olabildiği için böyle belirtiler görüldüğünde en kısa sürede acile başvurulması gerekmektedir.

Bebeklerde yanaklarda kızarıklık, dokunulduğunda ciltten yayılan sıcaklık hissi ve vücudun nemli ya da terli olması ateş belirtileri arasındadır.

Febril Konvülsiyon/Febril Nöbet (Havale)

6 ay ile 6 yaş arasındaki çocuklarda havale riski bulunmaktadır. Basit ve kompleks olmak üzere iki tür febril nöbet vardır. Febril nöbetlerin yaklaşık %80-85’i basit nöbetlerdir. Basit nöbetlerin süresi birkaç saniye ile 5 dakika arasında değişebilir. Kol ve bacaklarda seğirme, gözler açıkken bilinç kaybolması, vücutta katılık, düzensiz nefes, istemsiz dışkılama gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bu nöbetler 24 saat içinde bir defadan fazla gerçekleşmez.

Kompleks nöbetler ise 5 dakikadan daha uzun süren, 24 saat içerisinde tekrarlı biçimde gelen ve sonrasında epilepsi gibi ciddi hasarlara neden olabilen nöbetlerdir.

Çocuklarda Ateşin Nedenleri Nedir?

Yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da ateş, çoğunlukla bir enfeksiyon sonucu gelişmektedir. Sıkça görülen sebepler aşağıdaki gibidir:

  • Kulak enfeksiyonu
  • Gastroenterit (Bağırsak enfeksiyonu)
  • Solunum yolu enfeksiyonları
  • Diş çıkarma

Ancak ateş daha ciddi durumların göstergesi de olabilir.

  • Menenjit
  • Böbrek enfeksiyonları
  • Zatürre bunların arasında sayılabilir.

Çocuklarda Ateş Nasıl Düşürülür?

Çocuklarda da yetişkinlerde olduğu gibi soğuk uygulama ve ilaçlar vasıtasıyla ateş dürülmekte ve sonrasında altta yatan sebebe uygun bir tedavi uygulanmaktadır. Soğuk uygulama için çocuğun 29,4 ile 32 derece arası bir suya sokulması gerekir. Soğuk uygulama esnasında suya alkol katılmaz.

Kullanılabilecek ilaçlar yetişkinlerde olduğu gibi parasetamol ve ibuprofen tarzı ilaçlardır. Ancak doz ayarlaması çocuğun kilosuna göre yapılmalı, yetişkinlerle aynı dozda ilaç kullanılmamalıdır. Salisatların ise çocuklarda kullanımı uygun değildir.

Yetişkinlerde Ateş

Yetişkinlerde hafif ateş kendi başına önemli bir belirti değildir. Eşlik eden belirtilere bakılması gerekmektedir. Normal türde ateş, çoğunlukla vücutta basit enfeksiyon durumundan kaynaklanır; birkaç gün içinde kendiliğinden kaybolur veya ateş düşürücüler ile kolaylıkla kontrol altına alınabilir. Ancak geçmeyen, giderek artan ateş ve eşlik eden birden fazla semptom olduğu durumda bir sağlık kuruluşuna başvurulması gereklidir.

Ne Zaman Doktora Başvurmak Gerekir?

  • Yetişkinlerde ateşin 39 derecenin üzerine çıkması halinde,
  • 3 yaş altı çocuklarda ateşin 38 derecenin üzerine çıkması halinde,
  • Çocuklarda ateşe öksürük, ishali kusma, döküntü eşlik ettiğinde,
  • Nöbet durumunda,
  • Yetişkinlerde ve çocuklarda sıcak çarpması halinde,
  • Ateş düşürücülerin ateşi düşürmede faydasız kalması durumunda acile başvurulması gereklidir.

 

 

Bu gönderiyi paylaş