Dang Ateşi
Dang Virüsü Nedir?
Dang, flaviviridae familyasından bir flavivirüs olan dengue virüsün neden olduğu bir viral bir hastalıktır. Hastalık dünyada önemli bir morbidite ve mortalite nedenidir.
Dang, flaviviridae familyasından bir flavivirüs olan dengue virüsün neden olduğu bir viral bir hastalıktır. Hastalık dünyada önemli bir morbidite ve mortalite nedenidir. Dengue virüsün dört serotipi bulunmaktadır. Her serotiple oluşan enfeksiyon ömür boyu spesifik bağışıklık bırakır. Ancak diğer serotipler için koruyuculuk sağlamamaktadır. Tüm serotipler asemptomatik enfeksiyondan, dang ateşi (DA), şokla birlikte olan veya olmayan dang kanamalı ateşi(DKA) ve genişletilmiş dang sendromu olmak üzere geniş bir spektrumda enfeksiyon tablosu oluşturmaktadır. Dang ateşi hastaların çoğunda kendini sınırlarken bazı hastalarda plazma kaçağı ile karakterize DKA ve dang şok sendromuna (DSS) ilerler. Tanı için hastalığın erken döneminde virüs izolasyonu, nükleik asit ve antijen tarama testleri; ateşli dönemden sonra serolojik testler kullanılabilir. Tedavide kullanılabilen spesifik bir ilaç bulunmadığı için halen sadece destek tedaviden yararlanılmaktadır. DA/DKA için etkin bir aşı yoktur. Korunmada ana unsuru vektör mücadelesi oluşturmaktadır.
Dang Ateşi Görülme Sıklığı
Son 10 yıl içinde tüm dünyada hastalık insidansı dramatik bir artış göstermektedir. Dang, 1970 yılından önce sadece 9 ülkede görülürken 2012 yılında yapılan bir araştırmada 128 ülkede dang görüldüğü hakkında kanıt olduğu; bu ülkelerden 36’sının daha önce Dünya Sağlık Örgütü ve Amerika Hastalık Kontrol Merkezi tarafından dang görülmeyen ülke olarak tanımlandığı belirlenmiştir. Bu araştırma sonuçlarına göre 3.97 milyar insanın dang hastalığı riski altında olduğu tanımlanmaktadır. Her yıl çoğu çocuk yaklaşık 500 000 kişi ağır dang tablosuyla hastaneye yatmakta ve yaklaşık %2,5’i hayatını kaybetmektedir.
Dang Ateşi Nasıl Bulaşır?
Dang virüs için esas vektör Aedes aegypti türü sivrisineğin dişisidir. Sivrisinek, enfekte kişilerden hastalık semptomlarının ortalama ilk 4-5 günlük süresince virüsü alır ve 4-10 gün sonra bulaştırmaya başlar; yaşadığı sürece bulaştırır. Diğer sivrisineklerden farklı olarak Ae. aegypti gündüz beslenir. Sabah erken saatlerde ve gün batımından hemen önce beslenmeye çıkar. Aedes albopicrus türü sivrisinekler Dang virüs için ikincil vektördür. Esas olarak Asya’da bulunan bu tür düşük ısıda yaşamaya adapte olabilmekte, bu sayede Kuzey Amerika ve Avrupa’da yayılmaktadır.
Dang Ateşi Tipleri
Dang hummasının 4 tipi vardır. Bu çeşitlendirme hastalığın seyrine ve kişideki kliniğine bağlı olarak yapılır.
- Hafif Belirtili Dang Humması: Bu tip dang hummasına sahip kişilerde belirtiler oldukça hafiftir. Kişi flavivirüs ile enfekte olmuştur ancak klasik dang hummasındaki kadar ağır bir ateşi yoktur. Ateşi çok hafif artmıştır. Buna subfebril ateş de denilebilir. Bununla beraber hastalarda kas ve eklem ağrılarına bağlı halsizlik görülebilir. Bazı kişilerde hiçbir belirti olmadığı kaydedilmiştir.
- Klasik Dang Humması: Bu tip hafif belirtili dang humması kadar kolay geçmez. Ancak kanamalı dang humması kadar da ağır değildir. Kişilerde ateş çok belirgindir. Bu ateş şiddetli baş ağrıları yapar. Bununla birlikte kas ve eklem ağrısı da oldukça şiddetlidir. Bulantı ve kusma da genellikle vardır.
- Kanamalı Dang Humması: Dang hummasının en ağır ve en ölümcül tipidir. Kişilerde ateş son derece şiddetlidir. Kanamalı denmesinin sebebi ise deride kanayabilen döküntülerin olmasıdır. Bu tip dang hummasına yakalanan kişilerin ölüm oranının %40 civarında olduğu tahmin edilmektedir.
- Dang Şok Sendromu: Bu tip aslında kanamalı dang hummasının bir ileri versiyonu olarak kabul edilir. Kişilerin karaciğeri büyümüştür. Dolaşım yetmezliği meydana gelebilir. Şok tablosu bu dolaşım yetersizliğine bağlı olarak gelişir.
Dang Virüsü Belirtileri
Dang virüsü bulaşan insanların %80’inde hiçbir semptom görülmemekte ya da sadece hafif semptomlar (basit ateş gibi) oluşmaktadır. Hastalanan insanların yaklaşık %5’i (her 100 kişiden 5’i) daha ciddi şekilde hastalanmaktadır. Bunların küçük bir bölümünde hastalık hayati risk taşır. Semptomlar, kişi dang virüsüne maruz kaldıktan sonra 3 ila 14 gün arasında ortaya çıkar. Çoğunlukla, semptomlar 4 ila 7 gün sonra görülür. Kişi dangın yaygın olduğu bir bölgeden dönüyorsa ve ateş ile diğer semptomlar 14 günden uzun süre sonra belirirse, muhtemelen dang bulaşmamıştır.
Genellikle, çocuklarda dang hummasının semptomları soğuk algınlığı veya mide iltihabı (ya da mide gribi; örneğin, kusma ve ishal) semptomları ile aynıdır. Ancak, çocukların dang humması nedeniyle daha ciddi sorunlar yaşaması daha muhtemeldir.
Klinik Seyir
Dang hummasının klasik semptomları şunlardır: aniden başlayan ateş, baş ağrısı (genellikle gözlerin arkasında), kızarıklık, kas ve eklem ağrıları. Hastalığın bir diğer adı olan “kırık kemik ateşi” ağrının ne denli şiddetli olabileceğini ifade eder. Dang humması üç safhada ilerler: ateşlenme, kritik, iyileşme.
Ateşlenme safhasında, kişinin genellikle yüksek ateşi olur. Ateş genellikle 40 derecenin Celsius (104 derece Fahrenheit) üzerindedir. Kişi ayrıca genel ağrılar ve baş ağrısından şikâyetçi olabilir. Ateşlenme safhası genellikle 2 ila 7 gün sürer. Bu safhada, semptomlara sahip kişilerin %50-80’inde kızarıklıklar görülür. Birinci ya da ikinci günde, kızarıklık cildin kızarması gibi görünebilir. Hastalığın ilerleyen günlerinde (4 ila 7 gün) görüntü kızamık gibi olabilir. Ciltte küçük kırmızı noktalar (peteşi) belirebilir. Bu noktalar cilde baskı uygulandığında yok olmaz. Bu kırmızı noktaların nedeni çatlamış kılcal damarlardır. Ayrıca, kişinin ağzındaki ve burnundaki mukozada hafif kanama olabilir. Ateş kendiliğinden düzelme ve sonra bir iki gün için geri dönme eğilimdedir. Ancak, bu düzen kişiler arasında farklılık gösterir.
Bazı kişilerde, yüksek ateş geçtikten sonra hastalık kritik safhaya geçebilir. Kritik safha 1-2 gün sürer. Bu safhada, göğüste ve karında sıvı birikebilir. Bunun nedeni küçük kan damarlarında sızıntı olmasıdır. Sıvı birikir ve artık vücut içinde dolaşmaz. Bu durum hayati (en önemli) organların normalde olduğu kadar kan alamaması anlamına gelir. Bu nedenle, organlar normal şekilde çalışmaz. Kişide ayrıca (genellikle gastrointestinal kanalda şiddetli kanama görülebilir).
Dang bulaşan kişilerin %5’inden azında dolaşım şoku, dang şoku sendromu ve dang hemorajik ateş görülür.[5] Kişi daha önce dangın bir başka türüne yakalanmışsa (“ikincil enfeksiyon”), bu ciddi sorunları yaşama olasılığı daha fazladır.
İyileşme safhasında, kan damarlarından sızan sıvı kan dolaşımına geri döner. İyileşme safhası 2-3 gün sürer.[5] Bu safhada kişi daha iyi hisseder. Bununla beraber, şiddetli kaşınma ve düşük kalp atış hızı görülebilir. Bu safhada, kişide aşırı sıvı yüklemesi (çok fazla sıvının geri alınması) olabilir. Bu durum beyni etkilerse, felç ya da şuur seviyesinin değişmesine yol açabilir (kişinin düşünme, farkındalık ve davranış durumu normalden farklı olabilir).
Ayırıcı Tanı
Dengue virüsün endemik olduğu bölgelerde hastalık sıklıkla chikungunya ateşi ve sıtmayla karışmaktadır. İnfluenza, diğer kanamalı ateşler, kızamık, kızamıkçık başta olmak üzere döküntü ile seyreden viral enfeksiyonlar, meningokoksemi, leptospiroz, tifo, riketsiyozlar ayrıcı tanıda değerlendirilmelidir.
Tedavi
Dang ateşinin spesifik tedavisi için onay almış bir ilaç bulunmamaktadır. Tedavide kullanılabilecek proteaz inhibitörleri üzerinde deneysel çalışmalar yürütülmektedir. 18 Ayrıca lovastatin ile de umut veren bir ilaç olarak çalışmalar bildirilmektedir. 19 Bu nedenle sadece destek tedaviden yararlanılmaktadır. Ağır dang ateşi ve DKA olgularında sıvı desteği tedavinin en önemli ögesidir. İyi bir destek tedavi ve bakımla mortalite %20’lerden %1’e düşürülebilmektedir. 1,20 Karaciğer fonksiyonları bozulan ağır olgularda vitamin K önerilmektedir. Pıhtılaşma mekanizmalarını ve karaciğer fonksiyonlarını bozma riski nedeniyle hastalara analjezik antipiretik, antiemetik ilaçlar ve antibiyotik verilmemelidir.
Korunma
A.eagypti başta olmak üzere haşere ile mücadele ve bu kapsamda bireysel önlem olarak insektisit sprey ve repellent kullanımı korunmada temel oluşturmaktadır. 1,4 Aşı çalışmalarında önemli yol kat edilmiş olmakla birlikte halen DA ve DKA için koruyucu bir aşı bulunmamaktadır. Üç farklı tetravalan canlı attenüe aşının faz II ve faz III klinik çalışmaları sürmektedir. Ayrıca subunit, DNA ve purifiye inaktif virüs aşısı olmak üzere 3 ayrı çalışma da bulunmaktadır. 1 Ayrıca Pakitan’dan DENV2 ve DENV3 serotiplerinin zarf glikoproteinleri kullanılarak aşı geliştirme çalışmaları bildirilmektedir.