Kanamalı Ateşler
Viral kanamalı ateş denildiğinde virüslerin neden oldukları aniden gelişen ateşli ve kanamalı, ciddi komplikasyonlar veya ölümlerle seyreden hastalıklar akla gelir. Viral kanamalı ateşlerin etkenleri genellikle küçük, tek iplikçikli, lipid zarflı RNA virusleridir. Arenaviridae (Lassa ateşi, Junin ve Machupo), Bunyaviridae (Kırım Kongo kanamalı ateşi, Hantaan hemorajik ateşi), Filoviridae (Ebola ve Marburg) ve Flaviviridae (dengue, Omsk hemorajik ateşi) gibi dünyanın farklı coğrafyalarında farklı kanamalı hastalık yapan virüsler vardır. Genellikle her bir türü belirli coğrafi özelliklere ve vektörlere, ara konaklara göre yayılış gösterir. Her bir virüs, sinekler, keneler gibi vektörler aracılığı ile bulaşabileceği gibi, bazıları enfekte olmuş kan ve vücut sıvıları ile bulaşma özelliği taşırlar.
Özellikle Afrika’da görülen ve % 25-90 ölümcül olan Ebola, Marburg ve ülkemizde de görülen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) ile arenaviruslerden Lassa virusler insandan insana da geçebilirler. Kısa bir sürede ölüme neden olan bu hastalıklar, korku ve paniğe neden olurlar.
Viral kanamalı ateşlerde omurgalı hayvanlar virüsü kısa süreliğine barındırır ve çoğaltırlar. Örneğin KKKAV doğada kene-omurgalı-kene döngüsü içinde dolaşır. Son 20 yıldır bu döngüye insanlar girmiştir.
Ebola virus enfekte insan veya hayvanların kan veya diğer vücut sıvıları ile direk temasla bulaşabilir. Özellikle Afrika’da yaygın olan ölü canlılarla temasa neden olan törenler ebola virüsünün yayılmasını kolaylaştırmaktadır. Afrika da keşfedilmemiş alanlara insan elinin değmesi ve şempaze, goril ve ormanda yaşayan diğer canlı veya ölü primatlarla temas hastalığın yayılmasını arttırmıştır.
Marburg hemorajik ateşi ise ilk kez Almanya ve Yugoslavya’da gözlenmiş olup laboratuvarlarda kullanılmak üzere afrikadan getirilen yeşil maymunlardan bulaşmıştır.
Nijerya , Liberia, Sierra Leone, Guenea’da gözlenen Lassa ateşi tarla fareleri ile bulaşır. Junin virüs, Machupo virüs ise güney amerika’da rastlanan virüslerdir. Sarı humma ve deunge ateşinde rezervuar yine maymundur ve sivrisineklerle insana bulaşmaktadırlar. Bu virüslerin çoğunluğunda rezervuarın primatlar veya tarla hayvanları olduğu dikkat çekmektedir.
Viral kanamalı ateşlerin patogenezlerinde de benzerlik göstermektedir. Viral kanamalı ateş etkenleri arasında mikrovasküler hasar ve hemostazın bozulması gibi temel ortak özellikler öne çıkar. Tüm VKA yapan virüsler, vücuda girer ve ortalama 2-10 günlük bir kuluçka döneminin ardından yaygın kas ağrıları, ateş, bitkinlik, kırgınlık, baş ağrısı ve ishal gibi nonspesifik, grip benzeri belirtiler gösterirler. Daha sonra, damarsal (vasküler) bozukluklar ve Çok çeşitli organlardan kanamalar olabilir, hipotansiyon ve şok ile seyreder. Genel kanıya göre, VKA’lerde ölümün kan kaybına bağlı olarak gelişeceği zannedilse de, ölümden genellikle septik şok ve çoklu organ yetmezliği sorumludur.
Ebola Virüs Hastalığı Nedir?
Ebola virüsün (EV) sebep olduğu Ebola virüs hastalığı (EVH) vücutta ateş ve kanamalarla seyreden kanamalı viral enfeksiyon hastalıklarındandır.
Ebola virüsün (EV) sebep olduğu Ebola virüs hastalığı (EVH) vücutta ateş ve kanamalarla seyreden kanamalı viral enfeksiyon hastalıklarındandır. EVH insanlarda şiddetli ve çoğu zaman ölümcül seyreder. Salgın sırasında ölüm oranı %90’lara ulaşabilmektedir (%25-90).
İlk EV türleri 1976 yılında Kongo’da Ebola nehri yakınlarında bulunmuştur. O zamandan beri çeşitli düzensiz salgınlara yol açmıştır. Batı Afrika’da Mart 2014’de başlayan EV salgınında Ekim 2014 itibarı ile Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre Gine, Liberya ve Sierra Leone sağlık bakanlıklarından 3091’i ölümle sonuçlanan kanıtlanmış, muhtemel ve şüpheli 6573 olgu (ölüm oranı %50) bildirilmiştir. Bu salgın Batı Afrika’da bugüne kadar saptanan en büyük salgındır. 1976’dan bu yana 24 salgında toplam 1500 kişi ölmüşken bu salgında ölen sayısı 3000’i geçmiştir. Yine de ölüm oranı eski salgınlara oranla nispeten daha düşük seyretmektedir.
Ebola Virüs Türleri Nelerdir?
EV’in beş alt türü tanımlanmıştır. Dört tür insanlarda hastalığa yol açarken bir türün primatlarda hastalık oluşturduğu görülmektedir. Batı Afrika salgınına sebep olan suş Zaire (EBOV) suşudur. EV’lerin doğal rezervuarları tam olarak bilinmemekle birlikte mevcut kanıtlar ve benzer virüslerin doğası gereği virüsün zoonotik (hayvan kaynaklı) olduğu ve muhtemel rezervuarın meyve yarasaları olduğu düşünülmektedir. Afrika’da hasta veya ölmüş şempanze, goril, yarasa, maymun, antilop ve kirpilerden EV saptanmıştır. EV ile infekte bir hayvanın kanı, çeşitli salgıları veya organları ile temas edildiğinde; bütünlüğü bozulmuş deri (çatlaklar, çizikler) ve mukozalardan virus insana bulaşmaktadır. İnkübasyon periyodu ortalama 8-10 (2-21) gündür. EV, hasta kişinin vücut salgıları, kanı ve organları ile temas sonucunda toplum içinde insandan insana kolayca bulaşabilmektedir. Kan ve vücut salgıları ile kontamine objelerle temas da indirekt yoldan bulaşmaya neden olur. Bulaşma ancak ateş yükselmesi sonrasında belirtilerin ortaya çıktığı andan itibaren başlar. Hastalıktan iyileşenler vücut salgıları ile haftalarca virusu etrafa saçarlar. İyileşme sonrasında semende ve anne sütünde 3 aya kadar virüs saptanmıştır. Virus dış ortamda sıvı ya da kuru materyal içinde birkaç güne kadar canlılığını koruyabilmektedir. Respiratuvar yoldan aerosollerle bulaşın daha önceki salgınlarda medikal işlemler sırasında gerçekleştiği raporlanmıştır.
EKA hastalarının bakım ve tedavisini yapan ya da klinik örneklerini işleyen sağlık personeli için bulaşma riski söz konusudur. Mevcut salgında iki sağlık personeline bulaşma olmuştur. Bu nedenle şüpheli ve tanımlanmış olgulara yaklaşımda enfeksiyon kontrol önlemlerinin alınması çok önemlidir.
Ebola Virüs Belirtileri
EVH yüksek ateş, şiddetli halsizlik, iştahsızlık, kas eklem ağrıları, baş ve boğaz ağrısı şikayetleri ile başlar. Bunları bulantı, kusma, baş, kol ve gövdede makulopapüler döküntüler, göğüs ağrısı, nefes alma güçlüğü, yutmada zorluk takip eder. Daha sonra böbrek ve karaciğer fonksiyonları bozulur ve burundan, ağızdan, mide ve barsaklardan kanamalar başlar. Kanama hem vücut dışındaki yüzeylerde, hem de vücut içinde mukoza, doku ve organlarda olur. Laboratuvarda lökopeni, trombositopeni ve karaciğer enzimlerinde artış görülür. Belirtiler başladıktan sonra hastalık hızla ilerler ve genellikle 8-10 günde hasta kaybedilir. Hastalık sebep olan suşa ve hastanın sağlık hizmeti alıp almadığına göre %25-90 oranında fetal seyretmektedir.
EVH tanısından önce tifo, sıtma, şigelloz, kolera, leptospiroz, hepatit ve diğer viral kanamalı ateşe sebep olan etkenler araştırılarak ekarte edilmelidir. EVH tanısı için kanda ve sekresyonlarda virus, virusa ait nükleik asitler (RT-PCR) ya da serumda antikorlar (IgM ve IgG) araştırılabilmektedir.
Ebola Virüsten Korunma ve Tedavisi
Etkili bir antiviral ajan henüz yoktur. Tedavi tümüyle destek tedavisi ile sınırlıdır. Korunma için de henüz lisans almış bir aşı bulunmamaktadır fakat 2 aşı için insan faz 1 çalışmalarına başlandığı bildirilmektedir. Salgın olan bölgeye mümkünse salgın süresince gidilmemesi bulaşmayı önleme açısından önemlidir. Virus çamaşır suyuna, deterjanlara ve %2 gluteraldehid solüsyonlarına duyarlıdır. Ellerin sık olarak sabunla yıkanması veya %60’lık alkolle ellerin silinmesi korunmada etkilidir. Kontamine yüzeylerin temizlenmesinde 1/10’luk çamaşır suyundan (sodyum hipoklorid) faydalanılabilir. Sağlık hizmeti verenlerin N95 maske, çift eldiven, sıvı geçirmeyen önlük gibi ekstra koruyucu önlemleri alması gerekmektedir. Laboratuvarlarda çalışanlar da tüm yüzü (özellikle ağız, burun ve gözleri) kapatacak şekilde maske-gözlük, sıvı geçirmeyen önlük ve eldiven kullanmalı ve örnekler sınıf 2 biyogüvenlik kabinlerinde işlenmelidir. Şüpheli hastalarda medikal olarak aerosol oluşturacak işlemlerden kaçınılmalıdır.
Hantavirüs Hastalıkları
Hantavirüsler esas olarak kemirgenler tarafından yayılan bir virüs ailesidir ve dünya çapında insanlarda çeşitli hastalık sendromlarına neden olabilirler.
Hantavirüs Hastalıkları viral enfeksiyonlarına Hemorajik Ateş Renal Sendromu (HFRS) ve Hantavirüs Pulmoner Sendromu (HPS) önemli örneklerindendir. Amerika’daki hantavirüsler “Yeni Dünya” hantavirüsleri olarak bilinir ve hantavirüs pulmoner sendromuna (HPS) neden olurlar. “Eski Dünya” hantavirüsleri olarak bilinen diğer hantavirüsler çoğunlukla Avrupa ve Asya’da bulunur ve Hemorajik Ateş Renal Sendromu(HFRS) nedenidirler.
Hantavirüsten Korunma
İnsan hantavirüs enfeksiyonu vakaları, genellikle virüsün spesifik kemirgen konakçıları için uygun bir yaşam alanı olan kırsal alanlarda ortaya çıkar. Yerleşim alanları etrafında kemirgenlerin yaşayabileceği evler, ahırlar, barakalar v.b insanların virüse maruz kalabileceği potansiyel yerlerdir. Hantavirüs çeşitli kemirgen türleri vasıtasıyla taşınır.
Hastalığın bulaşması hastalıklı kemirgenlerin dışkısı, idrarı veya salyasıyla doğrudan temas yoluyla olmakta ya da bu hastalıklı kemirgenlerin ifrazatlarının hava yoluyla solunmasıyla meydana gelmektedir. Kemirgen tarafından ısırılmakla, virüs o kişiye bulaşabilir, ancak bu nadir görülür. Hastaya dokunmakla da virüsün bulaşmadığı bilinmekle beraber, Şili ve Arjantin’de, Andes virüsü adı verilen bir tür hantavirüsle enfekte bir kişinin yakın temaslıları arasında kişiden kişiye bulaşma vakaları meydana gelmiştir.
Coğrafi dağılım kemirgenlerde dünya çapında görülmektedir. Tüm yolcuların hastalığa yakalanma riski çok az olsa da kemirgenlerin çokça bulunduğu ortamlarda bulunan ve bunlarla temasın olduğu durumlarda yolcular risk altındadır.
Kemirgenlerle ve bu hayvanların ifrazatlarıyla (dışkı, salgı ve idrar gibi) temastan kaçınılmalıdır.
Endemik bölgelere giden ve kemirgenlerle temasa maruz kalabilecek, mesleği gereği seyahat edenler, kamp yapanlar, gezginler kemirgenleri çadırlarından ve konakladıkları yerlerden uzak tutacak önlemler almalı ve yiyeceklerini kemirgenlerden kaynaklanabilecek herhangi bir bulaşma olmaması için kemirgenlere karşı korumalıdır.
Hantavirüs Belirtileri
Az sayıda HPS vakası nedeniyle, “inkübasyon süresi” kesin olarak bilinmemektedir. Bununla birlikte, sınırlı bilgiye dayanarak, maruziyetten sonra 1 ila 8 hafta arasında semptomlar gelişebilir. Erken belirtiler; yorgunluk, ateş ve özellikle büyük kas gruplarında – uyluk, kalça, sırt ve bazen omuzlar- görülen kas ağrılarını içerir. Baş ağrısı, baş dönmesi, titreme ve bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi abdominal sorunlar da olabilir. Tüm HPS hastalarının yaklaşık yarısı bu semptomları yaşar. Hastalığın ilk aşamasından 4 ila 10 gün sonra, HPS’nin geç belirtileri ortaya çıkar. Bunlar, öksürük ve akciğer ödemi yüzünden nefes almada zorluklardır. HPS ölümcül olabilir. Ölüm oranı% 38’dir.
HFRS, damar çeperinin hasar gördüğü viral bir hastalıktır; damar geçirgenliğinin artmasına, hipertansiyona, hemorajik (kanamalı) belirtilere ve şoka sebebiyet verir. Hemorajik Ateş Renal Sendromu’nda oligüri (idrar miktarında azalma) ile böbrek yetmezliği görülmesi karakteristiktir. HFRS Sendromu vakaların ölüm oranı %15 civarındadır.
Hantavirüs Tanı ve Tedavisi
Hantavirüs enfeksiyonu için spesifik bir tedavi veya aşı yoktur. Ateş, kas ağrıları ve yorgunluk gibi erken belirtiler griple kolayca karışabildiğinden, sadece birkaç gün önce enfekte olmuş bir kişide HPS’yi teşhis etmek zordur. Bununla birlikte, birey ateş, yorgunluk ve nefes darlığı yaşıyorsa ve potansiyel kemirgen maruziyeti öyküsü varsa, HPS’yi şiddetle düşündürür. Birey bu semptomları yaşıyorsa, derhal tıbbi yardım almalı ve potansiyel kemirgen maruziyetinden bahsetmelidir. Daha önce gözlemlenen, Yeni Dünya Hantavirüslerinden HPS gelişen hastalar tamamen iyileşmiştir. İnsanlarda kronik enfeksiyon tespit edilmemiştir. Bazı hastalarda beklenenden daha uzun iyileşme süreleri görülmüştür, ancak virüsün hasta üzerinde kalıcı etkiler bıraktığı gösterilmemiştir.
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), keneler tarafından taşınan Bunyaviridae ailesine bağlı Nairovirüs grubuna ait bir virüsle oluşan ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi bulgular ile seyrederek ölümlere neden olabilen zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan) karakterli bir enfeksiyon hastalığıdır.
KKKA Hastalığı Hangi Yollarla Bulaşır?
- Virüsü taşıyan özellikle Hyalomma türüne ait kenelerin insan vücuduna tutunması,
- Virüsü taşıyan kenelerin çıplak el ile ezilmesi,
- KKKA virüsünü taşıyan hayvanların kan, doku ve diğer vücut sıvıları ile temas edilmesi,
- KKKA hastalarının kan ve diğer vücut sıvıları ile temas edilmesi ile bulaşır.
KKKA Hastalığı Hayvanlarda Görülür Mü?
Hastalık hayvanlarda belirti göstermez. Hayvanlarda belirti göstermeden seyrettiğinden, hastalığın sık olarak görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanlar sağlıklı görünse bile hastalığı bulaştırabilirler. Bu sebeple hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak el ile temas edilmemelidir.
Hayvan sahipleri hayvanlarını kenelere karşı uygun ilaçlarla, doğru yöntemle belirli aralıklarla ilaçlamalı, hayvan barınakları kenelerin yaşamasına imkan vermeyecek şekilde yapılmalı, barınaklardaki çatlaklar ve yarıklar tamir edilerek badana yapılmalıdır. Hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak el ile temas eden kişiler, kendilerini 14 gün süreyle halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler yönünden izlemeli ve bu belirtilerden bir veya bir kaçının ortaya çıkması halinde derhal en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmelidirler.
KKKA Hastalığı İnsandan İnsana Bulaşır Mı?
Hastalığa yakalanan kişilerin kan, vücut sıvıları ve çıkartıları ile hastalık bulaşabilir. Bu nedenle hasta ile temas eden kişiler gerekli korunma önlemlerini (eldiven, önlük, maske v.b.) almalıdır. Kan ve vücut sıvıları ile korunmasız temastan kaçınılmalıdır. Bu şekilde bir temasın olması durumunda, temaslının en az 14 gün süreyle ateş ve diğer belirtiler yönünden takip edilmesi gerekmektedir.
KKKA Hastalığının Belirtileri Nelerdir?
Hastalık virüsün alınma şekline bağlı olarak 1-14 gün sürebilen kuluçka döneminden sonra ateş, halsizlik, üşüme, titreme, yaygın kas ağrıları, baş ağrısı, bulantı-kusma, ishal, yüzde ve gözlerde kızarıklık, deri döküntüsü gibi şikâyetlerle kendini gösterir. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde cilt kanaması, diş eti kanaması, burun kanaması, mide-barsak kanaması, akciğer ve beyin kanamaları görülebilir.
Kimler Risk Altındadır?
- Hastalığın görüldüğü bölgelerde yaşayan tarım ve hayvancılık ile uğraşan çiftçi ve çobanlar,
- Kasaplar ve mezbaha çalışanları,
- Veteriner hekimler,
- Askerler,
- Korunmasız olarak kamp ve piknik yapanlar,
- KKKA hastaları ile temas eden sağlık personeli,
- Laboratuvar çalışanları
- Hasta yakınları risk altındadır.
KKKA Hastalığının Tanısı Nasıl Konulur?
KKKA hastalığında erken tanı, ihtiyaç duyulduğunda kan ve kan ürünlerinin sağlanması ve etrafa bulaşın önlenmesi açısından çok önemlidir. Ayırıcı tanının hızla yapılıp hastanın öncelikle KKKA olup olmadığı değerlendirilmelidir. Hastalığın kesin tanısı serum örneğinde PCR ile viral RNA’nın ya da ELISA ile spesifik IgM antikorlarının gösterilmesi ile konulur.
KKKA Hastalığı Öldürücü Müdür?
Yapılan çalışmalarda, KKKA hastalığı nedeniyle ölüm ile ilgili verilerde %40’a kadar çıkan oranlar bildirilmektedir. Türkiye’de görülen vakalarda ölüm yüzdesi %5 civarında bulunmuştur.
KKKA Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?
Destek tedavisi, tedavinin temelini oluşturur. Bunun yanında hastanın sıvı-elektrolitlerinin ve kan değerlerinin izlenmesi gerekmektedir. Gerekirse taze donmuş plazma ve trombosit süspansiyonu verilebilir.
KKKA Hastalığından Korunmak Için Herhangi Bir Aşı Mevcut Mudur?
Daha önce Bulgaristan’da aşı geliştirildiği ve etkili olduğuna dair bildirimler var ise de, bugün için modern anlamda insanlarda kullanılan bir aşı yoktur. Ancak aşı geliştirme çalışmaları Bakanlığımızın desteği ile ülkemizde devam etmektedir.
Keneler Nasıl Tanınır Ve Nerelerde Bulunur?
KKKA’nın bulaşmasında Hyalomma soyuna ait keneler daha büyük bir yere sahip olmakla birlikte, 30 kene türünün bu hastalığı bulaştırabileceği bildirilmektedir. Keneler otlaklar, çalılıklar ve kırsal alanlarda yaşayan, küçük oval şekilli, 6-8 bacaklı, uçmayan, sıçramayan, yerden yürüyerek vücuda tırmanan eklembacaklı hayvanlardır. Hayvan ve insanların kanlarını emerek beslenirler. Henüz ergin olmamış Hyalomma soyuna ait keneler, küçük omurgalılardan kan emerken virüsleri alır, gelişme evrelerinde muhafaza ederler. Keneler, insan veya hayvanlardan kan emerken virüsleri de bulaştırırlar. Türlere göre değişmekle beraber kenelerin, küçük kemiricilerden, yaban hayvanlarından evcil memeli hayvanlara ve kuşlara kadar geniş bir konakçı yelpazesi vardır. Küçük omurgalılar ve özellikle yerden beslenen kuşlar, kenelere virüs bulaştıran en önemli konak grubunu oluşturmaktadırlar; keneler, biyolojik evrimlerinin değişik safhalarında bu canlılardan kan emerler. Ülkemiz, kenelerin yaşamaları için coğrafi açıdan oldukça uygun bir yapıya sahiptir.
Kenelerden Korunmak Için Ne Yapılmalıdır?
Tarla, bağ, bahçe ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara gidilirken, kenelerin vücuda girmesini engellemek maksadıyla mümkün olduğu kadar vücudu örten giysiler giyilmeli, pantolon paçaları çorapların içerisine sokulmalı, mümkünse çizme giyilmeli, ayrıca kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir. Kene yönünden riskli alanlardan dönüldüğünde kişi kendisinin, çocuklarının vücudunda (kulak arkası, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası dahil) ve kıyafetlerinde kene olup olmadığını kontrol etmelidir.
Vücuda Kene Tutunduğunda Ne Yapılmalıdır?
Vücuduna kene tutunan kişi hiç vakit kaybetmeden çıplak el ile dokunmamak şartıyla, keneyi vücuda tutunduğu en yakın yerden uygun bir malzeme (eldiven, bez ya da poşet vs) ile tutarak çıkarmalıdır. Kene çıkarıldıktan sonra tentürdiyot, gibi antiseptik bir solüsyon kene tutunma yerine sürülmelidir. Ancak, kişi, keneyi kendisi çıkaramadığı durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Kene ne kadar erken çıkarılırsa hastalığın bulaşma riskinin de o kadar azalacağı unutulmamalıdır. Vücuduna kene tutunan kişiler kendilerini 10 gün süreyle halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler yönünden izlemeli ve bu belirtilerden bir veya bir kaçının ortaya çıkması halinde derhal en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmelidirler.
Vücuda Tutunan Kene Nasıl Çıkartılır?
Kene vücuda tutunduğu en yakın kısımdan tutulur (çıplak elle dokunmadan) ve tutunduğu yönün aksine sabit bir kuvvetle çekilir. Bunun için ince uçlu pens, eldiven, bez ve poşet gibi çıplak elle teması önleyen malzemeler kullanılır.
Tarla, bağ, bahçe ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara gidecekseniz; kenelerin vücuda girmesini engellemek maksadıyla mümkün olduğu kadar vücudu örten giysiler giyin, pantolon paçalarını çoraplarınızın içerisine sokun ve ayrıca kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açık renkli kıyafetler giyinmeyi tercih edin.
- Kene Yönünden Riskli Alanlardan Döndüğünüzde: Kendinizin ve çocuklarınızın vücudunda (kulak arkası, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası dâhil) ve giysilerinizde kene olup olmadığını kontrol edin.
- Vücuda Tutunmuş Keneyi Gördüğünüzde: Hiç vakit kaybetmeden çıplak el ile dokunmamak şartıyla, eldiven, kağıt mendil, bez veya naylon poşet gibi materyal kullanarak, ezmeden, patlatmadan hemen çıkarın. Kene vücuttan ne kadar kısa sürede çıkarılırsa hastalık riski de o kadar azalmaktadır. Ancak, keneyi kendiniz çıkaramıyorsanız hemen en yakın sağlık kuruluşuna başvurun. Vücuda tutunan veya hayvanların üzerinde bulunan keneleri kesinlikle çıplak el ile öldürmeyin ve patlatmayın. Kenelerin üzerine sigara basmayın, kolonya ve gaz yağı gibi maddeler dökmeyin.
- Keneyi Vücuttan Çıkardıktan Sonra: Kene tutunan yeri, su ve sabunla temizleyin. Daha sonra tentürdiyot veya baticon gibi bir antiseptik ile silin. Kendinizi 10 gün süreyle halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler yönünden izleyin ve bu belirtilerden bir veya bir kaçının ortaya çıkması halinde derhal en yakın sağlık kuruluşuna müracaat edin.
- Hayvanlarla Temas Edecekseniz: Hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak el ile temas etmeyin. Hastalık hayvanlarda belirti göstermeden seyrettiğinden, hastalığın sık olarak görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanlar sağlıklı görünse bile hastalığı bulaştırabilirler.
- Hastalığa Yakalanan Kişiler Ile Temas Edecekseniz: Gerekli korunma önlemlerini (eldiven, önlük, maske v.b.) alın. Hasta kişilerin kan, vücut sıvıları ve çıkartıları ile hastalığın bulaşabildiğini unutmayın. Kendinizi 14 gün süreyle halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler yönünden izleyin ve bu belirtilerden bir veya bir kaçının ortaya çıkması halinde derhal en yakın sağlık kuruluşuna müracaat edin.
Kırım Kongo Kanamalı Ateşinin ölümle sonuçlanabileceği ve hastalığın hafif şekilde atlatılmasının erken teşhis ve tedavi ile mümkün olabileceği unutulmamalıdır.