Sifiliz (Frengi)
Sifiliz, cinsel yolla bulaşan ciddi bir bakteriyel hastalıktır. Diğer bir bulaşma yolu ile bakterinin bütünlüğü bozulmuş deri ile temas etmesi iledir. Hastalık zamanla kan yoluyla vücuda dağıldığında hayati birçok organda ciddi hasarlara neden olabilir. Sifiliz halk arasında Frengi (frenklerin hastalığı) olarak da anılmaktadır. Sifiliz ilk çıktığında bir “Hristiyan hastalığı” olarak görülmüştür. Bunun nedeni hastalığın 16. yüzyılda tüm Avrupa kıtasını kasıp kavuran bir cinsel hastalık olmasındandır. Tıp literatüründe ise sifiliz, “sfiliz” şeklinde kullanılmaktadır.
Sifiliz hastalığına neden olan bakteri bir spiroket olan Treponema Pallidum’dur. Bu bakteri cinsel ilişki sırasında cinsel organlarda oluşan mikro-çatlaklardan bulaşmaktadır.
Sifiliz (Frengi) Klinik ve Tanı yöntemleri
Sifiliz (frengi) tedavi edilmediği durumlarda üç değişik evre ile kendini göstermektedir.
1.Birinci evre frengi (Primer Sfiliz): Cinsel ilişkiden yaklaşık üç hafta sonra bulgular görülmeye başlamaktadır. Hastaların % 90-95’inde cinsel organ çevresinde “şankr” adı verilen sert bir zemin üzerinde ağrısız, sınırlı, yüzeyel, beyaz renkli tek bir yara vardır. Çok nadiren hastalarda birden çok yara mevcut olabilir. Bu hastaların bir kısmında kasık bölgesinde lenf bezi şişmesi (lenf bezesi) olur ve yaklaşık bir ayda kaybolmaktadır.
2.İkinci evre frengi (Sekonder Sfiliz): Sifiliz enfeksiyonun vücuda girmesinden 6-8 hafta sonra başlayan bu evre bulaşıcılığın en fazla olduğu dönemdir. Sifilizin (frengi) ikinci evresi cilt döküntüleri ile karakterizedir. Bu dönemde kollarda ve bacaklarda başlayan kaşıntısız döküntüler cilde yayılmakta, bu şekilde el ve ayak içleri, makat koyu kırmızı bir renk almaktadır. Cilt döküntüleri göğüs bölgesinde de görülebilmektedir. Ayrıca ateş yükselmesi, boğazda yanma, kilo kaybı, halsizlik, baş ağrısı ve büyümüş lenf bezleri de tabloya eşlik edebilmektedir.
Kadınlarda dış genital alanda geniş, yayvan, beyazımtırak, siğil benzeri lezyonlar izlenebilir ki bu lezyonlara “Condyloma Latum” (Kondiloma Latum) adı verilmektedir. Sifilizde görülen bu kondilomlar (siğiller) HPV enfeksiyonuna bağlı gelişen kondilomlardan farklı niteliktedir.
3.Gizli evre frengi (Latent Sfiliz): Bu evrede hastalığın hiç bir klinik belirtileri olmamasına rağmen kan testleri pozitiftir. Bu dönem erken ve geç gizli dönem olarak ikiye ayrılmaktadır.
Erken gizli dönem hastalığın alınmasına rağmen iki yıla kadar ki dönemde hastalık bulgusunun olmaması, geç gizli dönem ise iki yıldan daha uzun bir süre hastalık bulgusunun olmaması ile karakterizedir. Erken ve geç gizli dönemin ayrılması hastalığın bulaşıcılığı ve tedavi için önemlidir. Erken gizli sifilizde uzun etkili penisilinler ile tek doz ile tedavi sağlanılabilirken, geç gizli sifilizde birden çok sayıda enjeksiyona ihtiyaç duyulmaktadır.
4.Üçüncü evre frengi (Tersiyer Sfiliz): Bu son evre, kesin tanısı konulamayan ya da ihmal edilmiş vakalarda hastalık bulaştıktan 1-25 yıl sonra ortaya çıkmaktadır. Bu evrede “gom” adı verilen kılcaldamar hasarına bağlı gelişen yumuşak şişlikler oluşmaktadır. Gom adı verilen bu şişlikler kemikler dahil olmak üzere vücudun her yerinde ortaya çıkabilir.
Ayrıca yaygın sinir hasarına bağlı olarak menenjit, bunama, şiddetli ağrılar, felç ve ölüm gelişebilir. Sifilizin sinirsel tutulumuna “nörosifiliz” adı verilir ve en ciddi komplikasyonudur. Neyseki günümüzde antibiyotiklerin yaygın kullanımı ile nörosifiliz görülme sıklığı azalmıştır. Üçüncü evrede kalp, aort, göz tutulumu (körlük) da görülebilir.
5.Konjenital (doğumsal) sifiliz: Sifiliz bakterisi, gebelikte veya doğum sırasında anneden bebeğe geçerek doğumsal sifilize neden olabilir. Bu nedenle şüpheli gebelerde mutlaka sfiliz taraması yapılmalıdır ve sifiliz saptanması durumunda mutlaka penisilin grubu ilaçlarla tedaviye başlanmalıdır.
Sifiliz hastalığının tanısını koymak çok kolay değildir. Çünkü sfiliz (frengi) hastalığı pek çok hastalığı taklit eden klinik görünümler oluşturabilmektedir. Birinci ve ikinci evrede kişideki cilt lezyonlarından alınan örneklerden treponema pallidum bakterisinin tespit edilmesi ile tanı konulmaktadır.
Sfiliz için yapılabilecek kanda tarama testleri mevcuttur. Bu testlerden RPR (Rapid Plasma Reagin) testi ve VDRL (Venereal Disease Research Laboratory) testleri düşük maliyetli ve çabuk sonuç veren, ancak pek çok rahatsızlıkta da pozitifleştiği için güvenirlikleri düşük testlerdir. Nelson testi, FTA (Floresan Treponema Antikor) testi ve TPHA testi (Treponema Hemaglütinasyon) ise sifiliz tanısını koymada ve tedavinin gidişatını izlemede daha spesifik tetlerdir. Ancak bu testler de daha pahalıdırlar.
Sifiliz (Frengi) Tedavisi
Sfiliz (frengi) hastalığının erken teşhis ile tamamen tedavisi mümkündür. Tanı konulduktan sonra tedavi penisilin grubu antibiyotiklerin uygulanması ile yapılmaktadır. Eğer penisilin alerjisi mevcut ise seftriakson, azitromisin, doksisiklin türü alternatif tedaviler de tercih edilebilir. Ancak hastalık ilerlediğinde tedavi de zorlaşmakta, bazı komplikasyonlar geri döndürülemeyebilmektedir. Gebelikte saptanan sfiliz uygun antibiyotik tedavisi ile kontrol altına alınarak yeni doğan bebek korunabilmektedir.
bakteriyel hastalıklar, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, Enfeksiyon Hastalıkları, Frengi, Prof. Dr. Canan Ağalar, Sifiliz